24 Ekim 2011 Pazartesi

Kayıp Etmek

23 Ekim 2011, Pazar sabah 6

Telefonum çaldı. Ben korkarım sabah gün doğmadan ve gece yarısı çalan telefondan. Çok korkarım. Çünkü kötü kelimeler, çirkin cümleler duyacağımı bilirim. Telefonumu cevaplamadan ağlamaya başladım. Karanlıktı daha, gün aymamıştı henüz ki gün ayamadı bana. Karanlık, ağlıyorum kulağımda sela ezanı. Sela ezanı ama Cuma değil günlerden, Pazar. Telefonu açtım, annemdi karşıdaki ses. Kızım napıyorsun, şeyyy dün dişini çektirdin ya ben onu merak ettiğim için aradım dedi. Hala ağlıyorum. Aslında çok yalan ama bir anlık inanmak istercesine diyorum ki: ''Offf anne! Bu saatte bunun için mi aradın! ''. Sonra o da ağlıyor, saklayamıyor, dayanamıyor... Kaybettik diyor, kayıp ettik.

İnsan ne çok korkar en sevdiklerini kaybetmekten değil mi? Hep kaçılır bu gerçekten çünkü düşünürsen kafayı yiyecek gibi olursun. İnanamaz, düşünemez, konduramazsın. Apar topar çıktım evden. Göz yaşlarım akıyor, tutamıyorum. Ulaşıyorum daha 1 ay önce ziyaret ettiğim evinin önüne, kalabalık. Açılıyor kapı. Kulağımda feryatlar, annneeem diye haykıranlar gözümün önünde. ''Annnemmm sensiz ben ne yapacağım '' feryatları kulağımda. Bağırıyor, feryat ediyor. Dizlerinde ağlıyorum ben de.

Kalabalık, çok kalabalık. Cenaze evi kalabalığı. İnsan akıyor. Duyan geliyor. Duyan feryat ediyor, inanamıyor. Irak diye bir şey kalmıyor. Her yerden herkes geliyor. Ah nasıl mutlu olmuştur o, çünkü bayılırdı evi kalabalık olsun, insanlar yesin ve içsin.

Karacaahmet diye bir yer varya hani. Bilmeyin orayı, hiç bilemeyin. Yıkanmayı, defnedilmeyi bekleyen nice vücut... Ürperdin mi? Ama neden? Bu hayatta birlikteyken, en sevdiklerin arasındayken şimdi korkuyor musun ondan? Ben ilk defa korkmadım. Yüzüne bile bakabilirdim ama istedim ki en son gördüğüm gülen yüzüyle aklımda kalsın, pamuk gibi beyaz teni ve kapalı gözleriyle değil. Ama uzanıyordu, hareketsiz ve cansız.

Ben cenaze arabası yanımdan geçerken bile korkardım. Ama o tahtanın içindeyken, ben o tahtaya dokunup, sevebildim onu. Dualar okudum başında. Ben çok hassasım. Haberlerde gösterilen trafik kazalarında birileri ölürken de üzülürüm. Şimdi yakınları ne hale gelir diyorum. İnsanın yakınını, sevdiğini kaybetmesi çok zor, çok fazla. Çok acıtıyor...

Ben mezarlıklardan korkardım. Ama o çukurun derinliğini bile gördüm. Çok derin o çukur, çok. Üşümez mi içinde, korkmaz mı? Korkmaz mıyız? Allah'ım kaybetmek ne zor, ne acı bir kelime.

Canımmm, canım Aysel nenem benim. Pamuk tenlim, güzel yürekli nenem benim. O kadar çok insanın üzerinde emeğin var ki insanlar sana koştu. İnsanlar hala inanamıyor, senin cennete gittiğine. Çok üzdün bizi güzel gülüşlü nenem benim. Bana hiç toz kondurmadın sen! Gece yatarken dua okumayı sen öğrettin bana ve ben dün yine o duaları ettim sana. Bebekliğimin, çocukluğumun, sen benim her dönemimin en muhteşem, en güzel yürekli kadınıydın. Seni kaybettiğimize inanamıyoruz. Üşüme nolur ve korkma! Biz senin için dualar ediyoruz canım nenem benim. Seni çok seviyoruz, pamuk prensesimiz. Sen bize, torunlarına derdin pamuk prensesim diye. Sen şimdi hem pamuksun hem melek!

Mekanın cennet olsun, nur içinde uyu canım nenem...

Allah'ım nolurdu ölüm olmasa. Nolur nolur sevdiklerim benimle olsun!

Bu yazımı okuyan herkes lütfen bir dua da siz okuyun onun için...

Öznur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder